United States

Amerika Birleşik Devletleri
Steve Wilson - CC BY 2.0 Steve Wilson - CC BY 2.0 Mobilus In Mobili - CC BY-SA 2.0 Gila National Forest - CC BY-SA 2.0 Swampyank at en.wikipedia - CC BY-SA 3.0 Andreas Bohnenstengel - CC BY 3.0 de jcutrer - CC BY-SA 4.0 DougW at English Wikipedia - Public domain rachel_thecat - CC BY-SA 2.0 Pretzelpaws at English Wikipedia - CC BY-SA 3.0 Denali National Park and Preserve - Public domain view2az: cropped and adjusted by Beyond My Ken (talk) 17:32, 11 November 2018 (UTC) - CC BY 2.0 Arashnikkhah - CC BY-SA 3.0 Lentyski8 - CC BY-SA 4.0 Roger469 - Public domain Jim.henderson - CC0 Brocken Inaglory - CC BY-SA 4.0 John Fowler from Placitas, NM, USA - CC BY 2.0 Daniel Schwen - CC BY-SA 4.0 Alexey Potov - CC BY 2.5 John Fowler - CC BY 2.0 Kelvin Kay -- Kkmd at English Wikipedia - CC BY-SA 3.0 HarshLight from San Jose, CA, USA - CC BY 2.0 Photograph by Dean Dixon, Sculpture by Alan LeQuire - FAL Suiseiseki - CC BY-SA 3.0 Cacophony - CC BY-SA 3.0 jay8085 - CC BY 2.0 flickr user Unique View - CC BY-SA 2.0 Brian W. Schaller - FAL Greg Willis from Denver, CO, usa - CC BY-SA 2.0 Palacemusic - CC BY-SA 3.0 MatthewUND - CC BY-SA 3.0 rachel_thecat - CC BY-SA 2.0 - Public domain Frank Kovalchek - CC BY 2.0 James Willamor - CC BY-SA 3.0 sanil - CC0 Gedstrom - CC BY 3.0 Frank Kovalchek from Anchorage, Alaska, USA - CC BY 2.0 Ray Redstone - CC BY-SA 4.0 Bob Wick; Bureau of Land Management - Public domain Mike Tigas from Columbia, MO, United States - CC BY 2.0 Kimon Berlin, user:Gribeco - CC BY 2.5 John Fowler - CC BY 2.0 Mobilus In Mobili - CC BY-SA 2.0 Shalom - CC BY-SA 3.0 Kidderdan - CC BY-SA 4.0 CGP Grey - CC BY 2.0 HellcatSRT - CC BY-SA 4.0 MadeYourReadThis - CC BY-SA 4.0 Frank Kovalchek from Anchorage, Alaska, USA - CC BY 2.0 Dicklyon - CC BY-SA 4.0 Daniel Schwen - CC BY-SA 4.0 Laban712 on en - Public domain Miguel Vieira - CC BY 2.0 MasterDoggo - CC BY-SA 4.0 No images

bağlamı Amerika Birleşik Devletleri

Amerika Birleşik Devletleri (ABD; İngilizce: United States of America, USA), Birleşik Devletler (BD; İngilizce: United States, US) veya resmî olmayan ismiyle Amerika (İngilizce: America), orta Kuzey Amerika'da, Kanada ve Meksika arasında bulunan, elli eyalet ve bir federal bölgeden oluşan, federal anayasal cumhuriyet ile yönetilen bir ülkedir. Dünya'nın, 9,8 milyon km2 (3,8 milyon sq mi) yüzölçümü ile karasal alan bakımından dördüncü, toplam alan bakımındansa üçüncü en büyük ülkesi ve 331 milyonu aşan nüfusu ile de en kalabalık üçüncü ülkesidir. Ülkenin başkenti, aynı zamanda federal bölgesi olan Washington, DC'dir; en kalabalık şehri ise New York'tur.

Paleo-Kızılderililer, en az 12 bin yıl önce Sibirya üzerinden Kuzey Amerika anakarasına göç ettiler ve 16. yüzyıla gelindiğinde ise Avrupa kolonizasy...Devamını oku

Amerika Birleşik Devletleri (ABD; İngilizce: United States of America, USA), Birleşik Devletler (BD; İngilizce: United States, US) veya resmî olmayan ismiyle Amerika (İngilizce: America), orta Kuzey Amerika'da, Kanada ve Meksika arasında bulunan, elli eyalet ve bir federal bölgeden oluşan, federal anayasal cumhuriyet ile yönetilen bir ülkedir. Dünya'nın, 9,8 milyon km2 (3,8 milyon sq mi) yüzölçümü ile karasal alan bakımından dördüncü, toplam alan bakımındansa üçüncü en büyük ülkesi ve 331 milyonu aşan nüfusu ile de en kalabalık üçüncü ülkesidir. Ülkenin başkenti, aynı zamanda federal bölgesi olan Washington, DC'dir; en kalabalık şehri ise New York'tur.

Paleo-Kızılderililer, en az 12 bin yıl önce Sibirya üzerinden Kuzey Amerika anakarasına göç ettiler ve 16. yüzyıla gelindiğinde ise Avrupa kolonizasyonu ile karşı karşıya kaldılar. Birleşik Devletler, Doğu Kıyısı boyunca kurulan On Üç Koloni ittifakından doğdu. Büyük Britanya ile vergilendirme ve temsil edilme konusundaki anlaşmazlıklar, bağımsızlığı sağlayan Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na (1775-1783) yol açtı. 18. yüzyılın sonlarında ABD, Kuzey Amerika'da hızlı bir şekilde genişlemeye başladı. Ülke; savaşlar, Yerli Amerikalıların yerlerinden edilmesi ve yeni eyaletlerin federasyona kabulü gibi yollarla kademeli olarak yeni bölgeler elde etti. 1848'de Birleşik Devletler, kıtanın bir ucundan diğer ucuna kadar yayılmış hâldeydi. Güney eyaletlerinde 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar köleliğin yasal olması, Amerikan İç Savaşı'na zemin hazırladı ve kölelik tüm ülkede yasaklandı. İspanyol–Amerikan Savaşı (1898) ve I. Dünya Savaşı (1914-1918), ABD'nin dünya gücü olacağının sinyallerini verdi ve II. Dünya Savaşı'nda (1939-1945) ise bunu gerçekleştirdi.

Soğuk Savaş sırasında (1947-1991) Birleşik Devletler ve Sovyetler Birliği çeşitli rekabet yarışlarına katıldı, ancak doğrudan askerî çatışma olmadı. Bu yarışlar sırasında ABD, Ay'a ilk insanları indiren 1969 uzay uçuşuyla (Apollo 11) birlikte, öncesinde epey gerisinde kaldığı Sovyetler Birliği'ne karşı Uzay Yarışı'nda önemli bir üstünlük elde etti. Sovyetler Birliği'nin 1991'deki çöküşü, Soğuk Savaş'ı sona erdirdi ve bu, ABD'yi dünyanın tek süper gücü yaptı.

Amerika Birleşik Devletleri, bir federal cumhuriyettir ve çift meclisli bir yasama sistemine sahip olmakla birlikte, üç ayrı hükûmet departmanına sahip bir temsilî demokrasidir. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF), Amerikan Devletleri Örgütü (OAS), NATO gibi uluslararası kuruluşların kurucu üyesi ve Birleşmiş Milletler ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesidir. Ayrıca ABD, uluslararası ekonomik özgürlük, düşük hükûmet yolsuzluğu, yaşam kalitesi ve yüksek eğitim kalitesi ölçütlerinde üst sıralarda yer almaktadır. Gelir ve servet eşitsizliği öne sürülerek eleştirilmesine rağmen Amerika Birleşik Devletleri, sosyoekonomik performans ölçümlerinde her defasında üst sıralarda yer almaya devam etmiştir. Irksal ve etnik açıdan dünyanın en çeşitli toplumlarından birine sahiptir ve ülkenin bu nüfusu, yüzyıllar süren göçler ile şekillenmiştir.

ABD, gelişmiş bir ülke olup, dünyadaki toplam GSYİH'in yaklaşık dörtte birine sahiptir ve nominal açıdan dünyanın en büyük ekonomisidir. Ülke aynı zamanda dünyanın en büyük ithalatçısı ve ikinci en büyük ihracatçısı konumundadır. Nüfusu dünya nüfusunun %4,2'sine tekabül etmesine rağmen ABD, dünyadaki toplam servetin %29,4'üne sahiptir. ABD, küresel savunma harcamalarının üçte birini oluşturur ve askerî alanda en güçlü ülke olarak tanımlanır.

Hakkında daha ayrıntılı Amerika Birleşik Devletleri

Temel bilgiler
  • Para birimi Amerikan doları
  • yerel ad United States
  • arama kodu +1
  • İnternet etki alanı .us
  • Mains voltage 120V/60Hz
  • Democracy index 7.92
Population, Area & Driving side
  • Nüfus 331449281
  • Alan 9826675
  • Sürüş tarafı right
Geçmiş
  • Yerli halklar ve Kolomb öncesi tarih
     
    Amerika yerlileri Anasaziler tarafından MS 1190 ve 1260 yılları arasında inşa edilen Cliff Palace

    Kuzey Amerika'nın ilk sakinlerinin en az 12.000 yıl önce Bering Köprüsü yoluyla Sibirya'dan göçle geldikleri genel olarak kabul edilmiştir; ancak, bazı kanıtlar daha da erken bir yerleşim tarihini göstermektedir.[1][2][3] MÖ 11.000 yılı civarında ortaya çıkan Clovis kültürünün, Amerika'daki insan yerleşiminin ilk dalgasını temsil ettiğine inanılıyor.[4][5] Bu, muhtemelen Kuzey Amerika'ya doğru gerçekleşen üç büyük göç dalgasından ilkiydi; Daha sonraki göç dalgaları ile günümüz Atabaskların, Aleutların ve Eskimoların ataları bölgeye geldi.[6]

    ...Devamını oku
    Yerli halklar ve Kolomb öncesi tarih
     
    Amerika yerlileri Anasaziler tarafından MS 1190 ve 1260 yılları arasında inşa edilen Cliff Palace

    Kuzey Amerika'nın ilk sakinlerinin en az 12.000 yıl önce Bering Köprüsü yoluyla Sibirya'dan göçle geldikleri genel olarak kabul edilmiştir; ancak, bazı kanıtlar daha da erken bir yerleşim tarihini göstermektedir.[1][2][3] MÖ 11.000 yılı civarında ortaya çıkan Clovis kültürünün, Amerika'daki insan yerleşiminin ilk dalgasını temsil ettiğine inanılıyor.[4][5] Bu, muhtemelen Kuzey Amerika'ya doğru gerçekleşen üç büyük göç dalgasından ilkiydi; Daha sonraki göç dalgaları ile günümüz Atabaskların, Aleutların ve Eskimoların ataları bölgeye geldi.[6]

    Zamanla, Kuzey Amerika'daki yerli kültürler giderek daha komplike hale geldiler ve bazıları güneydoğudaki Kolomb öncesi Mississippi kültürü gibi gelişmiş tarım, mimari ve komplike toplumlar geliştirdi.[7] Kahokya şehir devleti, günümüz Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük ve en karmaşık Kolomb öncesi arkeolojik sit alanıdır.[8] Four Corners bölgesinde, Anasazi kültürü, yüzyıllarca süren tarımsal bilgi birikimi ile gelişti.[9] Güney Büyük Göller bölgesinde bulunan İrokua Konfederasyonu, on ikinci ve on beşinci yüzyıllar arasında bir noktada kuruldu.[10] Atlantik kıyısı boyunca, avlanma ve tuzak kurma ile birlikte sınırlı tarım uygulayan önde gelen yerliler Algonkin halklarıydı.

    Avrupa ile temas kurulan dönemde Kuzey Amerika'nın yerli nüfusunu tahmin etmek zordur.[11][12] Smithsonian Enstitüsü'nden Douglas H. Ubelaker, güney Atlantik eyaletlerinde 92.916, Körfez eyaletlerinde 473.616 nüfus olduğunu tahmin ediyor,[13] ancak çoğu akademisyen bu rakamı çok düşük olarak görüyor.[11] Antropolog Henry F. Dobyns, Meksika Körfezi kıyılarında yaklaşık 1,1 milyon insanın, Florida ile Massachusetts arasında yaşayan 2,2 milyon kişinin, Mississippi Vadisi ve kollarında 5,2 milyon kişinin ve Florida yarımadası'nda yaklaşık 700.000 kişinin yaşadığını öne sürerek, nüfusun çok daha fazla olduğuna inanıyordu.[11][12]

    Amerika'nın 1492'de Avrupalılar tarafından keşfinden sonra İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler, buradaki yerli halkların aleyhine toprak sahibi oldular. Avrupalılar, Amerika'daki topraklarını genişlettikten sonra, İngiltere başta olmak üzere çeşitli ülkelerden göçmenler alıp buralara yerleştirerek koloniler kurdular.[14]

    Avrupalı yerleşimleri

    New England kıyılarının Vikingler tarafından çok erken dönemlerde kolonize edildiği iddiası ihtilaflıdır. Avrupalıların Amerika Birleşik Devletleri'ne ilk belgelenmiş varışları, 1513'te Florida'ya ilk seferini yapan Juan Ponce de León gibi İspanyol konkistadorlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Daha önce, Christopher Columbus, 1493 yolculuğunda Porto Riko'ya inmişti ve San Juan, on yıl sonra İspanyollar tarafından kolonize edildi.[15] İspanyollar, Florida ve New Mexico'da genellikle ülkenin en eski şehri olarak kabul edilen Saint Augustine ve Santa Fe gibi ilk yerleşim yerlerini kurdular.[16] Fransızlar, özellikle New Orleans olmak üzere Mississippi Nehri boyunca kendi yerleşimlerini kurdular.[17] Kuzey Amerika'nın doğu kıyısının İngilizler tarafından başarılı kolonizasyonu, 1607'de Jamestown'daki Virginia Kolonisi ve 1620'de Plymouth'daki Pilgrimler kolonisi ile başladı.[18][19] Kıtanın ilk seçilmiş yasama meclisi, Virginia'nın Burgesses Evi, 1619'da kuruldu. Mayflower Sözleşmesi ve Connecticut'ın Temel Emirleri gibi belgeler, Amerikan kolonilerinde gelişecek olan temsili özyönetim ve anayasacılık için emsaller oluşturdu.[20][21] Birçok yerleşimci, din özgürlüğü için gelen muhalif Hristiyanlardı. 1784'te Ruslar, Alaska'da Three Saints Koyu'nda bir yerleşim kuran ilk Avrupalılardı. Rus kolonizasyonu bir zamanlar bugünkü Alaska eyaletinin çoğunu kapsıyordu.

    Kolonizasyonun ilk zamanlarında, birçok Avrupalı ​​yerleşimci yiyecek kıtlığına, hastalığa ve Yerli Amerikalıların saldırılarına maruz kaldı. Yerli Amerikalılar da komşu kabileler ve Avrupalı ​​yerleşimcilerle sık sık savaş halindeydi. Ancak birçok durumda, yerliler ve yerleşimciler birbirlerine bağımlı hale geldi. Yerleşimciler yiyecek ve hayvan eti, yerliler ise silahlar, aletler ve diğer Avrupa malları karşılığında ticaret yaptı.[22] Yerliler birçok yerleşimciye mısır, fasulye ve diğer gıda maddelerini yetiştirmeyi öğretti. Avrupalı ​​misyonerler ve diğerleri, Yerli Amerikalıları "uygarlaştırmanın" önemli olduğunu hissettiler ve onları Avrupa tarım uygulamalarını ve yaşam tarzlarını benimsemeye çağırdılar.[23][24] Ancak, Kuzey Amerika'da artan Avrupa kolonizasyonu ile Yerli Amerikalılar yerlerinden edildi ve sıklıkla öldürüldü.[25] Amerika'nın yerli nüfusu, Avrupa'nın gelişinden sonra çeşitli nedenlerle başta çiçek hastalığı ve kızamık gibi hastalıklar olmak üzere azaldı.[26][27][28][29][30]

    Avrupalı ​​yerleşimciler ayrıca Atlas Okyanusu'ndaki köle ticareti yoluyla Afrikalı kölelerin Kolonik Amerika'ya kaçakçılığına başladı.[31] Tropikal hastalıkların daha düşük prevalansı ve daha iyi tedavi nedeniyle, kölelerin Kuzey Amerika'da Güney Amerika'dan çok daha yüksek bir yaşam beklentisi vardı ve bu da sayılarında hızlı bir artışa yol açtı.[32][33] Koloni toplumu, köleliğin dini ve ahlaki sonuçları konusunda büyük ölçüde bölünmüştü ve birkaç koloni, uygulamanın hem aleyhinde hem de lehinde yasalar çıkardı.[34][35] Bununla birlikte, 18. yüzyılın başında, Afrikalı köleler, özellikle Amerika'nın güneyinde, tarım isçiliği olarak Avrupalı senetli kölelerin yerini almıştı.[36]

    Amerika Birleşik Devletleri'nin temelini oluşturacak olan On Üç Koloni (New Hampshire, Massachusetts, Rhode Island, Connecticut, New York, New Jersey, Pensilvanya, Delaware, Maryland, Virjinya, Kuzey Karolina, Güney Karolina ve Georgia) İngilizler tarafından denizaşırı sömürgeler olarak yönetildi.[37] Yine de hepsinde seçimlerin, çoğu özgür erkeğe açık olduğu yerel yönetimler vardı.[38] Son derece yüksek doğum oranları, düşük ölüm oranları ve istikrarlı yerleşim ile sömürge nüfusu hızla büyüdü ve Kızılderili nüfusunu gölgede bıraktı.[39] 1730'ların ve 1740'ların Büyük Uyanış olarak bilinen Hristiyan diriliş hareketi, hem dine hem de dini özgürlüğe olan ilgiyi ateşledi.[40]

    ABD'de Fransız-Kızılderili Savaşı olarak bilinen Yedi Yıl Savaşı (1756-1763) sırasında İngiliz kuvvetleri Kanada'yı Fransızlardan aldı. Québec Eyaleti'nin kurulmasıyla, Kanada'nın Frankofon nüfusu, Nova Scotia, Newfoundland ve On Üç Koloni'nin İngilizce konuşan İngiliz sömürgelerinden izole kalacaktı. Yerli Amerikalı nüfusu hariç, On Üç Koloni'nin 1770'te 2,1 milyonun üzerinde, Britanya'nın yaklaşık üçte biri kadar bir nüfusu vardı. Devam eden yeni göçlere rağmen, doğal artış oranı öyleydi ki, 1770'lerde Amerikalıların yalnızca küçük bir azınlığı başka denizaşırı ülkelerde doğmuştu.[41] Kolonilerin yönetimleri İngilizlerden farklıydı. Pensilvanya dışındaki kolonilerin her birinde iki yasama meclisi bulunuyordu. Kolonileri temsil eden alt meclisin üyeleri mal sahipleri tarafından seçiliyor, Krallığı temsil eden üst meclis üyeleri ise İngiliz Kralı tarafından tayin ediliyordu. Kolonilerde yaşayanlar aynı zamanda mahkemeler kurmuştu ve İngiliz hukuk sistemini uyguluyordu. Kolonilerin Britanya'dan uzaklığı özerk yönetimin gelişmesini sağladı, ancak kolonilerin benzeri görülmemiş başarıları İngiliz monarklarını periyodik olarak kraliyet otoritesini yeniden kurmaya teşvik etti.[42]

    1756-1763 yılları arasında İngiltere'nin Avusturya, Fransa ve Rusya ittifakıyla yaptığı savaşlar (Yedi Yıl Savaşları), İngiliz maliyesi üzerinde ciddi bir yük oluşturmuştu. İngiltere'nin mali yükünü gidermek amacıyla yeni vergiler koyması, Amerika'da kolonilerin tepkisiyle karşılaştı. Koloniler yüksek vergiler ödeyip karşılığında hiçbir şey alamamaktan rahatsızlardı. Çay ihracatına gelen yüksek ek vergiyle koloniler, 18. yüzyıl ortalarından beri hazır oldukları bağımsızlık mücadelesini hayata geçirdiler. Savaşın başlarında George Washington ve Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan ve özgürlük isteklerini dile getiren Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ni yayınladı (4 Temmuz 1776). Sonradan 4 Temmuz günü ABD Bağımsızlık Günü olarak kabul edilmiştir.

    Altı yıl süren savaş sonunda, George Washington komutasındaki koloni güçleri tarafından yenilgiye uğratılan İngiltere geri çekilmiş ve 1783 yılında Paris antlaşmasıyla 13 koloninin bağımsızlığını kabul etmiştir.[kaynak belirtilmeli] Bağımsızlıklarını ilan eden koloniler, içişlerinde serbest eyaletlerden oluşan Amerika Birleşik Devletleri'ni kurdular (1787). 1789'da anayasanın tamamlanıp onaylanmasıyla yeni bir ulus ve Amerikalı üst kimliği doğdu.

    Bağımsızlık ve genişleme
     
    Bağımsızlık Bildirgesi, John Trumbull tarafından çizildi, Beşli Komite'nin Bildirge taslağını 4 Temmuz 1776'da Kıta Kongresi'ne sunarken tasvir ediyor.

    On Üç Koloni'nin Britanya İmparatorluğu'na karşı yürüttüğü Amerikan Bağımsızlık Savaşı, modern tarihte Avrupalı ​​olmayan bir toplumun Avrupalı ​​bir güce karşı yürüttüğü ilk başarılı bağımsızlık savaşıydı. Amerikalılar hükûmetin, yerel yasama organlarında tanımlanan halkın iradesine dayandığını iddia ederek bir "cumhuriyetçilik" ideolojisi geliştirmişlerdi. "Bir İngiliz vatandaşı olarak haklarını" talep ettiler ve "temsil yoksa vergi de yok" ifadesiyle sömürgeye karşı çıktılar. İngilizler, imparatorluğu parlamento aracılığıyla yönetmekte ısrar etti ve çatışma savaşa dönüştü.

    İkinci Kıtasal Kongre, 4 Temmuz 1776'da Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ni oybirliğiyle kabul etti; günümüzde bu tarih her yıl Bağımsızlık Günü olarak kutlanır. 1777'de Konfederasyon Maddeleri, 1789'a kadar faaliyet gösteren merkezi olmayan bir hükûmet kurdu.

    1781'de Yorktown Kuşatması'ndaki yenilgisinden sonra İngiltere bir barış antlaşması imzalamak zorunda kaldı. Amerikan egemenliği uluslararası olarak tanındı ve ülkeye Mississippi Nehri'nin doğusundaki tüm topraklar verildi. Bununla birlikte, İngiltere ile olan gerilimler, iki tarafın da galip gelemediği 1812 Savaşı'na yol açtı. Milliyetçiler, 1788'de eyalet sözleşmelerinde onaylanan Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nı yazarken 1787 Philadelphia Sözleşmesi'ne öncülük ettiler. 1789'da yürürlüğe giren bu anayasa, federal hükûmeti, faydalı kontroller ve dengeler oluşturma ilkesine göre üç şubede yeniden düzenledi. Kıta Ordusunu zafere taşıyan George Washington, yeni anayasaya göre seçilen ilk başkan oldu. Kişisel özgürlüklerin federal olarak kısıtlanmasını yasaklayan ve bir dizi yasal korumayı garanti eden Haklar Bildirisi, 1791'de kabul edildi.

     
    ABD'nin genişlemesi

    Federal hükûmet 1807'de Atlantik köle ticaretine Amerikan katılımını yasaklasa da, 1820'den sonra Derin Güney'de son derece karlı pamuk mahsulünün ekiminde ve bununla birlikte köle nüfusunda patlama yaşandı. İkinci Büyük Uyanış, özellikle 1800-1840 döneminde milyonları evanjelik Protestanlığa dönüştürdü. Kuzeyde, köleliğin kaldırılması da dahil olmak üzere birçok sosyal reform hareketi hayata geçirildi; Güneyde Metodistler ve Baptistler köle toplulukları arasında kendi dinlerini yaydılar.

    18. yüzyılın sonlarından başlayarak, Amerikalı yerleşimciler batıya doğru ilerlemeye başladılar ve bu bir dizi uzun Amerikan Kızılderili Savaşları'na yol açtı. 1803'de Louisiana'nın satın alımı, ülkenin topraklarını neredeyse ikiye katladı, İspanya, 1819'da Florida ve diğer Körfez Kıyısı bölgelerini Adams-Onís Antlaşması ile terk etti, Teksas Cumhuriyeti, bir yayılmacılık döneminde 1845'te ilhak edildi ve İngiltere ile yapılan 1846 Oregon Antlaşması, ABD'nin bugünkü Kuzeybatı Amerika'yı kontrol etmesine yol açtı. Meksika-Amerika Savaşı'ndaki zafer, 1848'de Kaliforniya'da Meksika'nın çekilişi ve günümüz Amerikan Güneybatısının büyük bir kısmının ilhak edilmesi ile sonuçlanarak ABD'nin kıtada yayılımını sağladı.

    1848-1849'daki Kaliforniya Altına Hücum'u, Pasifik kıyılarına göçü teşvik etti, bu da Kaliforniya Soykırımı'na ve buna ek olarak batılı devletlerin kurulmasına yol açtı. Çiftçi Yerleştirme Yasaları'nın bir parçası olarak ABD'nin toplam alanının yaklaşık %10'unu oluşturan büyük miktarda arazinin beyaz Avrupalı ​​yerleşimcilere ve arazi hibelerinin bir parçası olarak özel demiryolu şirketlerine ve kolejlere verilmesi ekonomik kalkınmayı teşvik etti. İç Savaş'tan sonra, yeni kıtalararası demiryolları yerleşimciler için ulaşımı kolaylaştırdı, iç ticareti genişletti ve Yerli Amerikalılarla olan çatışmaları artırdı. 1869'daki, yeni bir Barış Politikası, Kızılderilileri suistimallerden korumayı, daha fazla savaştan kaçınmayı ve nihai ABD vatandaşlıklarını güvence altına almayı sözde vadetti. Bununla birlikte, büyük ölçekli çatışmalar Batı'da 1900'lere kadar devam etti.

    Amerika Birleşik Devletleri, ülkeyi anayasayla yöneten bir başkanın seçimle iş başına geldiği ilk modern demokratik cumhuriyettir. Bu manada Fransız Devrimi'nin de öncüsü olmuştur. Bu sistem 18. yüzyıl dünyasında eşitlik, insan hakları, adil yargılama ve kuvvetler ayrılığı gibi kavramların gündeme gelmesini sağlamıştır. ABD doğal kaynaklarının zenginliği, genç ve dinamik bir insan gücüne sahip olması nedeniyle 19. yüzyıl boyunca hızla sanayileşti. Ancak 1861-1865 yılları arasında çıkan Amerikan İç Savaşı ülkeyi parçalanma tehdidi altına soktu. Savaş kuzeydeki eyaletlerin başarısıyla sonuçlandı ve ABD tekrar hızlı bir gelişme dönemine girdi.

    İç Savaş ve Yeniden Yapılanma dönemi
     
    Gettysburg Muharebesi, 1–3 Temmuz 1863'te Pensilvanya'nın Gettysburg kasabası çevresinde Birlik ve Konfederasyon güçleri arasında gerçekleşti ve Amerikan İç Savaşı'nda bir dönüm noktası oldu.

    Kuzey ve Güney eyaletleri arasındaki Afrikalıların ve Afroamerikalıların köleleştirilmesine ilişkin uzlaşılmayan çatışma, nihayetinde Amerikan İç Savaşı'na yol açtı. 1860 seçimlerinde Cumhuriyetçi Abraham Lincoln'ın başkan seçilmesiyle birlikte kölelik yanlısı on üç koloni tek taraflı bağımsızlıklarını ilan etti ve Amerika Konfedere Devletleri'ni ("Güney" veya "Konfederasyon") kurdu, federal hükûmet ("Birlik") ise ayrılmanın yasadışı olduğunu savundu. Bu bölünmeyi sağlamak için ayrılıkçılar tarafından askeri harekat başlatıldı ve Birlik de aynı şekilde karşılık verdi. Takip eden savaş, Amerikan tarihinin en ölümcül askeri çatışması olacak ve yaklaşık 618.000 askerin yanı sıra birçok sivilin ölümüyle sonuçlanacaktı. Birlik, başlangıçta sadece ülkeyi bir arada tutmak için savaşıyordu. Bununla birlikte, 1863'ten sonra kayıplar arttı ve Lincoln'ın Özgürlük Bildirgesi'ni ilanından sonra Birlik tarafının bakış açısından savaşın ana amacı köleliğin kaldırılması oldu. Gerçekten de Birlik, Nisan 1865'te savaşı nihayetinde kazandığında, mağlup olan Güney'deki eyaletlerin her birinin, köleliği cezai işçilik dışında yasaklayan On Üçüncü Değişikliği onaylaması zorunlu kılındı. Siyahlar için vatandaşlık ve en azından teoride onlar için de oy hakkı sağlayan iki değişiklik daha onaylandı.

    Savaştan sonra yeniden yapılanma ciddi bir şekilde başlatıldı. Başkan Lincoln'ın, Birlik ile eski Konfederasyon arasındaki dostluğu ve bağışlamayı teşvik etmeyi çalışması sırasında 14 Nisan 1865'te uğradığı suikast, Kuzey ve Güney arasındaki ilişkileri yeniden bozdu. Federal hükûmetteki Cumhuriyetçiler, Güney'in yeniden inşasını denetlemeyi ve Afroamerikalıların haklarını sağlamayı hedef edindiler. 1876 başkanlık seçimlerinin sonucunu Demokratlara kabul ettirmek için Cumhuriyetçilerin, Güney'deki Afroamerikalıların haklarını korumayı bırakmaktan vazgeçtiği 1877 Uzlaşması'na kadar bu durum sürdü.

    Kendilerini "Kurtarıcılar" olarak adlandıran Güneyli beyaz Demokratlar, Yeniden Yapılanma'nın sona ermesinden sonra Güney eyaletlerinde yönetime gelerek Amerikan ırk ilişkilerinin en eski konumundan yönetime başladılar. 1890'dan 1910'a kadar Kurtarıcılar, bölgedeki çoğu siyahı ve bazı yoksul beyazları haklarından mahrum eden Jim Crow yasalarını oluşturdular. Siyahlar ülke çapında, özellikle de Güney'de ırkçılıkla karşı karşıya kalacaktı. Ayrıca zaman zaman linç de dahil olmak üzere kanunsuz şiddete maruz kaldılar.

    Daha fazla göç, genişleme ve sanayileşme
    Edison Studios tarafından çekilen film, Avrupa'dan ABD'ye yapılan göç için önemli bir varış noktası olarak hizmet veren New York Limanı'ndaki Ellis Adası'nda karaya çıkan göçmenleri gösteriyor.[43]

    Kuzeydeki kentleşme ve Güney ve Doğu Avrupa'dan gelen emsalsiz göçmen akını, ülkenin sanayileşmesi için bir iş gücü fazlası oluşturdu ve kültürün dönüşümünü sağladı. Telgraf ve kıtalararası demiryolları da dahil olmak üzere ulusal altyapı, ekonomik büyümeyi ve gelişmeyi ve Amerikan Vahşi Batı'sına daha fazla yerleşimi teşvik etti. Daha sonra ampulün ve telefonun icadı da iletişimi ve kentsel yaşamı etkileyecektir.

    Mississippi Nehri'nin batısındaki Kızılderili Savaşları 1810'dan en az 1890'a değin sürdü. Bu çatışmaların çoğu Yerli Amerikalıların arazilerinin kontrol edilmesi ve öz yönetime sahip Kızılderili rezervleri kurularak sınırlandırılması ile sonuçlandı. Ek olarak, 1830'lardaki Gözyaşı Yolu, Kızılderilileri zorla yeniden yerleştiren Kızılderili Tehcir Yasası'na örnek oluşturdu. Bu, mekanik ekim arazilerini daha da genişleterek uluslararası pazarlar için sermaye fazlasını artırdı. Anakara genişlemesi, 1867'de Alaska'nın Rusya'dan satın alınması ile de arttı. 1893'te Hawaii'deki Amerikan yanlısı unsurlar Hawaii monarşisini devirdi ve ABD'nin 1898'de ilhak ettiği Hawaii Cumhuriyeti'ni kurdu. Porto Riko, Guam ve Filipinler, İspanya-Amerika Savaşı'nın ardından aynı yıl İspanya tarafından terk edildi. Amerikan Samoası, İkinci Samoa İç Savaşı'nın sona ermesinden sonra 1900 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından satın alındı. Amerikan Virjin Adaları 1917'de Danimarka'dan satın alınmıştır.

    19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarındaki hızlı ekonomik gelişme, birçok önde gelen sanayicinin yükselişini destekledi. Cornelius Vanderbilt, John D. Rockefeller ve Andrew Carnegie gibi iş adamları ülkenin demiryolu, petrol ve çelik endüstrilerinde ilerlemesine öncülük etti. Bankacılık, J. P. Morgan'ın kilit bir rol oynamasıyla ekonominin önemli bir parçası haline geldi. Amerikan ekonomisi şaha kalkarak dünyanın en büyük ekonomisi haline geldi. Bu dramatik değişikliklere toplumsal huzursuzluk ve popülist, sosyalist ve anarşist hareketlerin yükselişi eşlik etti. Bu dönem, nihayetinde, kadınların oy hakkı, alkol yasağı, tüketim mallarının düzenlenmesi ve rekabeti sağlamak ve işçilerin çalışma koşullarına dikkat etmek için daha fazla antitröst önlemler dahil olmak üzere önemli reformların yapıldığı İlerici Dönem'in ortaya çıkmasıyla sona erdi.

    Birinci Dünya Savaşı, Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı
     
    Empire State Binası, 1931'de Büyük Buhran sırasında tamamlandığında dünyanın en yüksek binasıydı.

    Amerika Birleşik Devletleri, I. Dünya Savaşı'nın 1914'de patlak vermesinden 1917 tarihine değin tarafsızlığını sürdürdü. 1917'de İtilaf Devletleri'nin yanında savaşa katılarak savaşın gidişatının değişmesinde önemli rol oynadı. 1919'da Başkan Woodrow Wilson, Paris Barış Konferansı'nda diplomatik bir rol üstlendi ve ABD'nin Milletler Cemiyeti'ne katılmasını şiddetle savundu. Ancak Senato bunu kabul etmeyi reddetti ve Milletler Cemiyeti'ni kuran Versay Antlaşması'nı onaylamadı.

    1920'de kadın hakları hareketi, kadınlara oy hakkı tanıyan bir anayasa değişikliğini kabul etti. 1920'ler ve 1930'lar, kitle iletişimi için radyonun yükselişine ve ilk televizyonun icadına tanık oldu. Kükreyen Yirmilerin refahı, 1929 Wall Street iflası ve Büyük Buhran'ın başlamasıyla sona erdi. Franklin D. Roosevelt, 1932'de başkan seçildikten sonra bu duruma New Deal ile çözüm bulmaya çalıştı. Milyonlarca Afroamerikalının Güney Amerika'dan Büyük Göçü I. Dünya Savaşı'ndan önce başladı ve 1960'lara kadar sürdü; 1930'ların ortalarındaki Dust Bowl ise birçok çiftçi topluluğunu yoksullaştırdı ve yeni bir batı göçü dalgasına neden oldu.

     
    ABD Deniz Piyadeleri, savaşın en ikonik görüntülerinden biri olan Iwo Jima Muharebesi sırasında Suribachi Dağı'nda Amerikan bayrağını yükseltirken

    İlk başta II. Dünya Savaşı sırasında etkili bir şekilde tarafsızlığını koruyan ABD, Mart 1941'de Lend-Lease programı aracılığıyla Müttefik Devletler'e malzeme sağlamaya başladı. 7 Aralık 1941'de Japonya İmparatorluğu Pearl Harbor'a sürpriz bir saldırı başlattı ve bu olay ABD'nin Mihver Devletleri'ne karşı Müttefik Devletler yanında savaşa katılmasıyla sonuçlandı. Ertesi yıl yaklaşık 120.000 Japon asıllı Amerikan vatandaşı koruma altına alındı. Japonya önce ABD'ye saldırmış olsa da, ABD yine de "önce Avrupa" savunma politikasını izledi. ABD böylece büyük Asya kolonisi Filipinler'i askeri birliklerinin desteksiz kaldığı Japon işgaline ve ilhakına karşı kaybedilen bir mücadele sonucunda terk etti. Savaş sırasında Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Çin ile birlikte savaş sonrası dünyayı planlamak için bir araya gelen "Dört Güçten" biriydi. Ülke yaklaşık 400.000 askeri personelini kaybetse de savaştan nispeten daha az zararla çıktı ve daha da büyük bir ekonomik ve askeri etkiye sahip oldu.

    Amerika Birleşik Devletleri, yeni uluslararası finans kurumları ve Avrupa'nın savaş sonrası yeniden yapılanması konusunda anlaşmalar imzalanan Bretton Woods ve Yalta konferanslarında öncü bir rol oynadı. Avrupa'daki savaş Müttefiklerin zaferiyle sonuçlandığında, 1945'te San Francisco'da düzenlenen uluslararası bir konferans, savaştan sonra aktif hale gelen Birleşmiş Milletler Antlaşması'nı ortaya koydu. Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya daha sonra tarihin en büyük deniz savaşında, Leyte Körfezi Muharebesi'nde birbirleriyle savaştı. Amerika Birleşik Devletleri ilk nükleer silahları geliştirdi ve Ağustos 1945'te Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerinde kullandı; Japonlar 2 Eylül'de teslim oldular ve II. Dünya Savaşı sona erdi.

    Soğuk Savaş ve sivil haklar dönemi
    See caption 
    Martin Luther King Jr., 1963 Mart'ında Lincoln Anıtı'nda ünlü "Bir Hayalim Var" konuşmasını yapıyor.
     
    ABD başkanı Ronald Reagan (solda) ve Sovyet genel sekreteri Mihail Gorbaçov 1985'teki Cenevre Zirvesi'nde

    II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği, kapitalizm ve komünizm arasındaki ideolojik karşıtlıktan motivasyon alan Soğuk Savaş olarak bilinen dönemde güç, etki ve prestij için rekabet etti. Bir yanda ABD ve NATO müttefikleri, diğer yanda Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı müttefikleri Avrupa'nın askeri işlerini kontrol ettiler. ABD, komünist etkinin genişlemesine yönelik bir sınırlama politikası geliştirdi. ABD ve Sovyetler Birliği vekalet savaşlarına girerken ve güçlü nükleer cephaneler geliştirirken, iki ülke doğrudan askeri çatışmalardan kaçındı.

    Birleşik Devletler sıklıkla Sovyet destekli olarak gördüğü Üçüncü dünya ülkelerindeki hareketlere karşı çıktı ve zaman zaman sol hükûmetlere karşı rejim değişikliği için doğrudan müdahalede bulundu, bazen de otoriter sağcı rejimleri destekledi. Amerikan birlikleri, 1950-1953 Kore Savaşı'nda komünist Çin ve Kuzey Kore güçleriyle savaştı. Sovyetler Birliği'nin 1957'de ilk yapay uyduyu fırlatması ve 1961'de ilk mürettebatlı uzay uçuşunu başlatması, 1969'da Amerika Birleşik Devletleri'nin Ay'a insan indiren ilk ulus olduğu bir "Uzay Yarışı"nı başlattı. Amerika Birleşik Devletleri giderek artan bir şekilde Vietnam Savaşı'na (1955-1975) dahil oldu ve 1965'te muharebe güçlerini artırdı.

    ABD, bu sırada kendi topraklarında İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sürekli bir ekonomik büyüme ve genel olarak ve özellikle orta sınıfta hızlı bir nüfus artışı yaşamıştı. Özellikle 1970'lerde kadınların işgücüne katılımındaki artıştan sonra, 1985'e gelindiğinde, 16 yaş ve üstü kadınların çoğunluğu istihdam edildi. Eyaletler Arası Otoyol Sisteminin inşası, ülkenin altyapısını takip eden on yıllar boyunca dönüştürdü. Milyonlarca insan çiftliklerden ve şehir merkezlerinden büyük banliyö konut projelerine taşındı. 1959'da Alaska ve Hawaii toprakları sırasıyla Birliğe kabul edilen 49. ve 50. eyalet olduğunda Birleşik Devletler resmi olarak Kıtasal ABD'nin ötesine geçti. Büyüyen Sivil Haklar Hareketi, Martin Luther King Jr.'ın önde gelen bir lider ve figüran haline gelmesiyle, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı koymak için şiddetsizliği kullandı. 1968 tarihli Medeni Haklar Yasası ile sonuçlanan mahkeme kararları ve mevzuatın bir kombinasyonu, ırk ayrımcılığına son vermeye çalıştı. Bu arada, Vietnam savaşı karşıtlığı, Siyah Güç hareketi ve cinsel devrim fikirlerini benimseyen karşı kültür hareketi büyüdü.

    "Yoksulluğa Karşı Savaş"ın başlatılması, gelir testi yapılmış Ek Beslenme Yardımı Programı, Çocuklu Ailelere Yardım ve sırasıyla yaşlılara ve yoksullara sağlık sigortası sağlayan iki program olan Medicare ve Medicaid'in oluşturulması da dahil olmak üzere, hakları ve refah harcamalarını genişletti.

    1970'ler ve 1980'lerin başında stagflasyon başladı. ABD, Yom Kippur Savaşı sırasında İsrail'i destekledi; Buna karşılık, ülke OPEC ülkelerinden gelen bir petrol ambargosu ile karşı karşıya kaldı ve bu 1973 Petrol Krizini ateşledi. 1979'da Başkan Jimmy Carter, Mısır ve İsrail arasında bir barış anlaşmasına aracılık ederek, bir Arap ulusunun İsrail'in varlığını ilk kez tanıdığını işaret etti. Başkan Ronald Reagan, başa gelmesinden sonra ekonomik durgunluğa serbest piyasa odaklı reformlarla yanıt verdi. Yumuşama politikasının çöküşünün ardından, "sınırlama"yı terk etti ve Sovyetler Birliği'ne karşı daha agresif bir politika olan "Rollback" stratejisini başlattı. 1980'lerin sonu, Sovyetler Birliği ile ilişkilerde buzların çözülmesine tanık oldu ve SSCB'nin 1991'deki çöküşünün ardından Soğuk Savaş sona erdi. Bu, ABD'nin dünyanın baskın süper gücü olarak rakipsiz kalmasıyla tek kutupluluğu beraberinde getirdi.

    Çağdaş tarih
     
    2001 yılında El Kaide tarafından 11 Eylül saldırıları sırasında Aşağı Manhattan'daki Dünya Ticaret Merkezi

    Soğuk Savaş'tan sonra Ortadoğu'daki çatışma 1990'da Irak'ın ABD'nin müttefiki Kuveyt'i işgal ve ilhak etmesiyle bir krizi tetikledi. İstikrarsızlığın yayılmasından korkan Başkan George H. W. Bush, Ağustos ayında Irak'a karşı Körfez Savaşı'nı başlattı ve yönetti; Ocak 1991'e kadar 34 ulustan koalisyon güçleri tarafından yürütülen savaş, Irak güçlerinin Kuveyt'ten çıkarılması ve monarşinin yeniden kurulmasıyla sonuçlandı.

    İlk başta ABD askeri savunma ağları şeklinde ortaya çıkan İnternet, 1990'larda uluslararası akademik platformlara ve ardından halka yayılarak küresel ekonomiyi, toplumu ve kültürü büyük ölçüde etkiledi. Dot-com balonu, istikrarlı para politikası ve azalan sosyal refah harcamaları nedeniyle 1990'lar modern ABD tarihindeki en uzun ekonomik genişlemeye sahne oldu. 1994'ten başlayarak ABD'nin Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) imzalamasıyla ABD, Kanada ve Meksika arasındaki ticaretin artması sağlandı. ABD 1995 ve 1999 yıllarında NATO ülkelerinin yardımıyla Bosna Savaşı'na ve Kosova Savaşı'na müdahale etti.

    11 Eylül 2001'de El Kaide örgütü mensubu uçak korsanları, New York City'deki Dünya Ticaret Merkezi'ne ve Washington DC yakınlarındaki Pentagon'a yolcu uçaklarıyla çarparak terör saldırısı düzenledi ve yaklaşık 3.000 kişiyi öldürdü. Buna karşılık, Başkan George W. Bush, 2001'den 2021'e kadar Afganistan'da yaklaşık 20 yıllık bir savaşı ve 2003–2011 Irak Savaşı'nı kapsayan Terörizmle Savaş'ı başlattı. 2011'de Pakistan'daki bir askeri operasyon sırasında Usame bin Ladin öldürüldü.

    Uygun fiyatlı konutları teşvik etmek için tasarlanan hükûmet politikası, kurumsal ve düzenleyici yönetimdeki yaygın başarısızlıkların yanı sıra Federal Rezerv tarafından belirlenen ABD tarihinin en düşük faiz oranları 2006'da ABD'de konut balonuna yol açtı ve bu da ülkenin Büyük Buhran döneminden beri gördüğü en büyük ekonomik kriz olan 2007–2008 finansal krizi ve Büyük Durgunluk'a sebep oldu. Kriz sırasında, Amerikalıların sahip olduğu varlıklar, değerlerinin yaklaşık dörtte birini kaybetti. İlk Afroamerikan kökenli ABD başkanı olan Barack Obama, krizin ortasında 2008 yılında seçildi ve daha sonra krizin olumsuz etkilerini azaltmak ve tekrar etmemesini sağlamak amacıyla 2009 ekonomik teşvikinin Amerikan Kurtarma ve Yeniden Yatırım Yasasını, Dodd-Frank Wall Street Reformunu ve Tüketicinin Korunması Yasasını yürürlüğe koydu. 2010 yılında, Başkan Obama, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık geçen elli yıl içindeki Sağlık hizmetlerine yönelik en kapsamlı reform olan Hasta Koruma ve Uygun Fiyatlı Bakım Yasası'nı hayata geçirme çabalarına öncülük etti.

    2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Donald Trump 45. başkan seçildi ve bu sonuç Amerikan tarihindeki en büyük siyasi huzursuzluktan biri olarak görüldü. 2020 başkanlık seçimleriyle Demokrat Joe Biden 46. başkan seçildi. 6 Ocak 2021'de, görevi bırakan Başkan Trump'ın destekçileri, başkanlık Seçim Kurulu oy sayısını bozmak için başarısız bir çabayla Birleşik Devletler Kongre Binası'nı bastı.

    ^ Erlandson, Rick & Vellanoweth 2008, s. 19. ^ Savage 2011, s. 55. ^ Haviland, Walrath & Prins 2013, s. 219. ^ Waters & Stafford 2007, ss. 1122–1126. ^ Flannery 2015, ss. 173–185. ^ Gelo 2018, ss. 79-80. ^ Lockard 2010, s. 315. ^ Martinez, Sage & Ono 2016, s. 4. ^ Fagan 2016, s. 390. ^ Dean R. Snow (1994). The Iroquois. Blackwell Publishers, Ltd. ISBN 978-1-55786-938-8. 21 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2010.  ^ a b c Perdue & Green 2005, s. 40. ^ a b Haines, Haines & Steckel 2000, s. 12. ^ Thornton 1998, s. 34. ^ "Arşivlenmiş kopya". 10 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2012.  ^ Fernando Operé (2008). Indian Captivity in Spanish America: Frontier Narratives. University of Virginia Press. s. 1. ISBN 978-0-8139-2587-5. 10 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2021.  ^ "Not So Fast, Jamestown: St. Augustine Was Here First". NPR.org (İngilizce). 28 Şubat 2015. 2 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mart 2021.  ^ Christine Marie Petto (2007). When France Was King of Cartography: The Patronage and Production of Maps in Early Modern France. Lexington Books. s. 125. ISBN 978-0-7391-6247-7. 15 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2021.  ^ James E. Seelye Jr.; Shawn Selby (2018). Shaping North America: From Exploration to the American Revolution [3 volumes]. ABC-CLIO. s. 344. ISBN 978-1-4408-3669-5. 12 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2021.  ^ Robert Neelly Bellah; Richard Madsen; William M. Sullivan; Ann Swidler; Steven M. Tipton (1985). Habits of the Heart: Individualism and Commitment in American Life. University of California Press. s. 220. ISBN 978-0-520-05388-5. OL 7708974M. 14 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2021.  ^ Remini 2007, ss. 2–3 ^ Johnson 1997, ss. 26–30 ^ Ripper, 2008 p. 6 ^ Ripper, 2008 p. 5 ^ Calloway, 1998, p. 55 ^ Joseph 2016, s. 590. ^ Cook, Noble (1998). Born to Die: Disease and New World Conquest, 1492–1650 (İngilizce). Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-62730-6. 29 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2021.  ^ Treuer, David. "The new book 'The Other Slavery' will make you rethink American history". The Los Angeles Times. 23 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2019.  ^ Stannard, 1993 p. xii ^ "The Cambridge encyclopedia of human paleopathology 8 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.". Arthur C. Aufderheide, Conrado Rodríguez-Martín, Odin Langsjoen (1998). Cambridge University Press. p. 205. 978-0-521-55203-5 ^ Bianchine, Russo, 1992 pp. 225–232 ^ Thomas, Hugh (1997). The Slave Trade: The Story of the Atlantic Slave Trade: 1440 –1870. Simon and Schuster. ss. 516. ISBN 0-684-83565-7.  ^ Tadman, 2000, p. 1534 ^ Schneider, 2007, p. 484 ^ Lien, 1913, p. 522 ^ Davis, 1996, p. 7 ^ Quirk, 2011, p. 195 ^ Bilhartz, Terry D.; Elliott, Alan C. (2007). Currents in American History: A Brief History of the United States. M.E. Sharpe. ISBN 978-0-7656-1817-7. 13 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2021.  ^ Wood, Gordon S. (1998). The Creation of the American Republic, 1776–1787. UNC Press Books. s. 263. ISBN 978-0-8078-4723-7. 14 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2021.  ^ Walton, 2009, pp. 38–39 ^ Foner, Eric (1998). The Story of American Freedom (1st bas.). W.W. Norton. ss. 4-5. ISBN 978-0-393-04665-6. story of American freedom.  ^ Walton, 2009, p. 35 ^ Otis, James (1763). The Rights of the British Colonies Asserted and Proved. ISBN 9780665526787.  ^ Marie Price; Lisa Benton-Short (2008). Migrants to the Metropolis: The Rise of Immigrant Gateway Cities. Syracuse University Press. s. 51. ISBN 978-0-8156-3186-6. 3 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2021. 
    Az oku

Konuşma Kılavuzu

Merhaba
Hello
Dünya
World
Selam Dünya
Hello world
Teşekkürler
Thank you
Güle güle
Goodbye
Evet
Yes
Numara
No
Nasılsınız?
How are you?
İyiyim teşekkürler
Fine, thank you
Ne kadar?
How much is it?
Sıfır
Zero
Bir
One

yakınlarda nerede uyuyabilirsin Amerika Birleşik Devletleri ?

Booking.com
490.016 toplam ziyaret, 9.198 İlgi noktaları, 404 Hedefler, 65 bugün ziyaretler.